18 Mayıs 2014 Bu içerik 3.834 kez okundu.
Bir bölgede nem miktarındaki geçici dengesizliğin o bölgedeki su kıtlığı ile ilişkisi olarak kabaca tanımladığımız kuraklık doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda herhangi bir yerde meydana gelebilir. Kuraktan nemli iklim tiplerine kadar her yerde görülebilir. Bununla beraber kurak iklimler nem eksikliğinden ve yüksek değişkenlikteki yağıştan dolayı kuraklığa karşı daha hassas konumdadırlar.
Ekstrem olaylar içinde kuraklık genellikle yavaş gelişir, sıklıkla uzun bir süreklilik gösterir ve atmosferik tehlikeler içinde tahmini en az olanı olması ile birlikte etkileri çok geniştir.
Kuraklık tabiatın gizli bir tehlikesidir. Genellikle herhangi bir mevsim veya bir zaman diliminde yağış miktarındaki azalmadan dolayı meydana gelir. Kuraklık hesaplamalarında bir bölgedeki yağış ve evapotranspirasyon (buharlaşma+terleme) arasındaki dengenin uzun süreli ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır. Kuraklık zamanla (yağış mevsiminin başlamasında gecikmeler, ürün büyüme mevsimi- yağış zamanının ilişkisi) ve yağışların tesirleri ( yağış yoğunluğu, sayısı) ile ilşkilidir. Yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgar ve düşük nem miktarı gibi diğer değişkenler bir çok bölgede kuraklıkta etkili olur.
Kuraklık yalnızca fiziksel bir olay veya bir doğa olayı olarak görülmemelidir. Onun, insan ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle toplum üzerinde çeşitli etkileri vardır.
Uzun süreli kuru hava nem azlığı yaratarak bitki, orman ve su kaynaklarında azalmaya sebep olur ve neticede, ciddi çevresel, ekonomik ve sosyal problemlerin ortaya çıkar.
ÇEŞİTLERİ
Kuraklığın literatürde kullanılan üç çeşidi vardır.
1- METEOROLOJİK KURAKLIK
Uzun bir zaman içinde yağışın belirgin şekilde normal değerlerin altına düşmesi olarak tanımlanır. Nem azlığının derecesi ve uzunluğu meteorolojik kuraklığı belirler ve bölgeden bölgeye gelişiminde farklılıklar gözlenir. Örneğin yağışın ve yağışlı gün sayısının belirli bir değerden az olması temeline dayanarak kurak periyotlar teşhis edilir. Bu hesap şekli nemli subtropikal iklimler gibi yıl boyunca yağış alan yerler için uygundur. Diğer iklim bölgeleri mevsimsel yağış paternleri ile karekterize edilir. Diğer bir tanım şekli yağışın aylık, mevsimlik veya yıllık toplamlarının ortalamasından olan farkları ile ilişkilidir.
2- TARIMSAL KURAKLIK
Tarımsal kuraklık meteorolojik kuraklığın çeşitli özellikleri ile çok yakın ilişkilidir. Toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması olarak tanımlanan tarımsal kuraklık nem kaybı ve su kaynaklarında kıtlık oluştuğu zaman meydana gelir. Ürün miktarında azalmaya, büyümelerinde değişime ve hayvanlar için tehlikeye sebep olur.
3- HİDROLOJİK KURAKLIK
Hidrolojik kuraklık yeraltı su kaynakları, yüzey suları veya yağış periyotlarının etkisi ile ilişkilidir. Meteorolojik kuraklığın uzaması durumunda hidrolojik kuraklıktan söz edilir. Uzun süreli yağış azlığının kaynak seviyeleri, yüzey akışı ve toprak nemi gibi hidrolojik sistemin bileşenlerinde kendisini göstermesidir. Yeraltı suları, nehirler ve göllerin seviyesinde keskin bir düşüşe sebep olur. İnsan, bitki ve hayvan yaşamı için büyük bir tehlike yaratır.Bir dönemde yaşanan yağış miktarında azalma toprak neminde hızlı azalmaya neden olacağı için tarımla uğraşanlarca hemen hissedileceği halde hidroelektrik santrallerinde bir süre etkili olmayacaktır. Hidrolojik kuraklıkta en önemli etken iklim olmasına rağmen arazi kullanımı (örneğin ağaç kesimi), arazinin verimsizleşmesi bölgenin hidrolojik özelliklerini etkiler. Bölgeler hidrolojik sistemleri ile birbirine bağlı oldukları için meteorolojik kuraklığın etkisi ile yağış kıtlığı yaşanan alanların sınırları daha genişleyebilir. İnsan aktiviteleri; arazi kullanımında değişim meydana getirdiği için meteorolojik kuraklığın frekansında değişim olmadığı halde su kıtlığının frekansında değişim meydana getirmesinden dolayı en önemli etken olarak gözlenmiştir.
ETKİLERİ
1- EKONOMİK ETKİLERİ
Üründe Kayıp
Ekin alanlarının verimliliğinin azalması
Böcek istilası
Bitki hastalıkları
Ürün kalitesinde düşüklük
Süt ve Çiftlik Hayvanları Kaybı
Otlakların verimliliğinin azalması
Halka açık otlakların kapatılması veya sınırlandırılması
Hayvanlar için suyun temin edilememesi veya pahalılığı
Hayvanlar için besin temin edilememesi veya pahalılığı
Kereste Üretiminde Kayıplar
Orman yangınları
Ağaç hastalıkları
Böcek istilası
Orman alanlarının verimliliğinin azalması
Balık Üretiminde Kayıplar
Balık yetiştirme alanlarına zararı
Suyun azalmasından dolayı yavru balıkların kaybı
Ulusal Büyümede Kayıp, Ekonomik Gelişmede Gecikme
Yiyecek üretiminde düşüş - Yiyecek stoklarında azalma
Finansal kaynak bulmada zorluk (Kredi riski)
Nehir ve kanalların denizciliğe olan katkılarında kayıp
Yeni ve ilave su kaynaklarının geliştirilmesindeki pahalılık
Suyun taşınmasındaki pahalılık
Çiftçi gelirlerinde kayıplar
Eğlence iş alanlarında kayıplar
Enerjide kaynak azalması
Tarımsal üretimin direkt bağlı olduğu endüstrilerde kayıplar
Üretimdeki düşüşe bağlı işsizlik
Hükümetlerin vergi gelirinde kayıplar
2- ÇEVRE ETKİLERİ
Toprakta su ve rüzgar erozyonu
Balık alanlarına zarar
Bitki alanlarına zarar
Suyun kalitesine etki
Hayvan kalitesine etki
Hayvan doğal yaşam alanlarına etki
3- SOSYAL ETKİLERİ
Yiyecek kıtlığı
Yoksullukta artış
Göç
Sosyal huzursuzluk
Kırsal alanlardaki yaşam seviyesinde düşüş
ÖNLEMLER
Kuraklık; normalin altında yağış, düşük toprak nemi, sıcak kuru hava gibi bir çok faktörün bileşiminin bir sonucudur. Bunun için sıcaklık, yağış, yüzey akışı, toprak nemi gibi ana iklimsel ve hidrolojik değişkenler düzenli olarak izlenmeli ve normal değerlerden olan sapmalarının trendi gözlenmelidir. Kuraklık indisleri formüle edilip limitleri tanımlandığında kuraklığı izlemek ve araştırmak için çok kullanışlı anahtar olacaklardır.
KURAKLIK PLANLAMASI
Rastlanılacak herhangi kurak bir dönem için yapılacak çalışmalar üç ana çalışma grubunda toplanmalıdır;
İzleme Birimi: Klimatolojistler, hidrolojistlerden oluşur ve şu an ve gelecek için ne kadar suyun mevcut olduğunu izler.
Etkileri İnceleme Birimi: Doğal kaynak yöneticilerinden oluşur. Tarım, belediyeler gibi çeşitli alanların ne kadar su eksikliğinden etkileneceğine karar verirler.
Kuraklık Görev Gücü: Yüksek seviye resmi memurlardan oluşur, seçimle veya atama ile görev alırlar. Konu ile ilgili kanun yapma yetkileri vardır. Kuraklığın etkileri ve mevcut kaynaklar hakkında bilgi toplarlar.
Kurklık Planlamasında 10 adım;
Kuraklık görev gücü atamak
Kuraklık planının önemi ve hedeflerine karar vermek
Çeşitli su kullanıcıları arasında anlaşmazlıkları çözmek
Doğal, biyolojik ve insan kaynaklarının finansal ve kanuni sıkıntılarını tesbit etmek
İzleme, keşif ve cevap prosedürlerini hazırlamak
Araştırma ve eğitim ihtiyaçlarını tesbit etmek
Bilimsel ve kanuni eksikleri tamamlamak
Kuraklık planını test etmek ve duyurmak
Kuraklık ve su kaynakları konusunda medya ve halkı bilgilendirmek
Kuraklık planını güncelleştirmek ve kuraklık sonrası geliştirmek
Kuraklık, canlıların yaşamı üzerinde çok büyük olumsuz etkileri olan, insanların çeşitli etkinliklerini sınırlayan önemli ekolojik sorunların yaşanmasına neden olan ve her an afete dönüşebilen bir klimatolojik-meteorolojik doğal tehlikedir.
Çok yavaş gelişerek belirli bir süreçte oluşan bu doğal olayın, devam süresi uzadıkça sonuçları da çok tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Esas olarak yağış yetersizliğine bağlı olarak su azlığıyla ortaya çıkan kuraklık, üretim düşmeye, yetersiz beslenmeye, sonuçta kıtlık, açlık ve ölümlere neden olabildiğinden çok önemli sosyal ve ekonomik sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.
Özellikle son yıllarda, yaygın ve şiddetli bir biçimde dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizin de bazı yerlerinde etkili olan kuraklığın, bugüne kadar her yerde geçerli olabilecek bir tanımı yapılamamıştır. Hâlbuki kuraklıkla ilgili yapılacak çalışmalar için kesin ve yansız bir tanıma ihtiyaç vardır.
Ancak bütün tanımlarda, iklim dalgalanmalarına bağlı yağış yetersizliği bu olayın temel nedeni olarak gösterilmektedir. Bunun için genellikle yağış yetersizliği nedeniyle, doğal su varlığının (yeraltı ve yerüstü suları) belli bir süreçte, bölgesel boyutta ve önemli ölçüde ortalama değerlerin altına düşmesiyle oluşan su açığı şeklindeki kuraklık tanımı, bugün için en yaygın ve en geçerli olanıdır.
Burada belirli bir süre içinde ölçülen yağış değerleriyle, uzun yıllar boyunca saptanan yağış değerlerinin ortalaması arasındaki sapma, yağış yetersizliğini belirlemekte ve bir ölçü olarak alınmaktadır. Ancak yalnızca yağış miktarında görülebilecek bir azalmanın, doğrudan su yetersizliğine, dolayısıyla kuraklığa neden olabileceğini söylemek de doğru değildir. Yani her yağış azlığı, her yerde kuraklığa neden olmayabilir. Kuraklığa karar verebilmek için o yerdeki sıcaklık, yağış miktarı ve yağış rejimi ile zemin özelliğine bağlı buharlaşma koşulları, birlikte dikkate alınmalıdır.
Havanın herhangi bir andaki bulundurduğu nemin ifadesi olan havanın nemlilik derecesi ile, yağış miktarı, buharlaşma + terleme (evapotranspirasyon) sonucu kaybedilen su miktarı arasındaki ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan zeminin nemlilik derecesi, kuraklığın belirlenmesinde iki önemli etkendir. Genellikle bunların arasındaki ilişki çeşitli kuraklık indisi ya da yağış etkinliği formülleri ile belirlenerek; nemli, yan-nemli, yan kurak, kurak ve çöl bölgeleri'nin iklim koşulları tespit edilmekte, ancak ondan sonra bir yerde kuraklığın yaşanıp yaşanmadığı ortaya konabilmektedir Bu yolla dünyanın kurak ve yarı kurak bölgeleri belirlenmiştir.
Kuraklık konusunun anlaşılabilmesi için, ilk olarak birbirine karıştırılan, kuraklık (drought), kuraklaşma (aridity) ve çölleşme (desertification) kavramlarının ne ifade ettiğinin çok iyi bilinmesi gerekir.
Kuraklık; yağış azlığına ve diğer görülemeyen bazı nedenlere bağlı olarak belirli bir süreçde gelişmekte ve geçici bir süre devam etmektedir. Bu süreç birkaç ay, hattâ birkaç yıl sürebilen su açığı periyodudur. Ayrıca dünyanın kurak ve yarı kurak bölgelerinde görülebildiği gibi, nemli bölgelerinde de görülebilmektedir. Kısaca kuraklık veya su yetersizliği, belirli bir süreçte sıcaklık ve rüzgârın kurutucu etkisiyle ortaya çıkan buharlaşma ve terleme (evapotranspirasyon) nedeniyle zeminde su açığının ortaya çıkması ve bu açığı karşılayacak yağışın gerçekleşememesidir.
Kuraklaşma; genellikle ortalama yağıştaki azalma ya da, kullanılabilir suyun yetersizliğine neden olan ve süreklilik gösteren iklim koşullarının ifadesidir. Yani kuraklaşmada, daha kesin bir anlam ve bir devamlılık vardır. Bu koşul lar genellikle çöl bölgelerinde görülmektedir.
Çölleşme; Çölleşme, insanların yaşadıkları yerlerde, çeşitli doğal beşerî etkenlerle ortaya çıkan ve yağış azalmasına bağlı olarak beliren kuraklığın ileri boyutlara ulaşması olarak kabul edildiği için, bu kitaptaki "çöl" kavramından sıcak çöller, çölleşme kavramından da bunların oluşum süreci kastedilmiştir. Çölleşme, sürekli bir yaşamın bulunmadığı ve özellikle yağış yetersizliği nedeniyle bolluk ve bereketten yoksun bir bölgenin (çöllerin) oluşumu için geçen süreçtir. Çölleşme, daha çok yıllık ortalama yağışın 250 mm'den daha az olduğu, çöllere komşu, kurak ve yarı kurak kenar bölgelerde, çok uzun bir süre devam eden kuraklık sonucunda oluşmaktadır.
Suyun bulunduğu vahalar dışında çöl bölgeleri, insanların yaygın olarak yaşadığı yerler değildir. Çünkü buralardaki nem eksikliğinin ve yüksek sıcaklığın; toprak yapısında, biyolojik varlıklar üzerinde, arazi yapı ve şekli üzerinde yarattığı olumsuzluklardan dolayı insanların hayatî etkinliklerini sürdürmeleri mümkün değildir.
Çölleşme kavramıyla kuraklık kavramı genellikle birbirine karıştırılmaktadır. Kuraklık kısa süreli bir sorun olarak değerlendirilebilir. Çölleşme ise daha knoriktir ve uzun sürelidir. Ancak kuraklık uzun süreli değilse, doğrudan çölleşmenin tek nedeni değildir. Çünkü belirli bir kuraklığın yaşandığı dönemden sonra yeterli yağışlar görülmeye başladığında, kuraklık sona ermekte, biyolojik çeşitlilik eski durumuna dönebilmektedir.
Şüphesiz en önemli ekolojik sorunların başında çölleşme gelmektedir. Bu konuyla ilgili olarak üretilen dünyasal boyuttaki haritalarda, çok geniş alanların, değişik derecelerde çölleşme riski altında bulunduğu görülmektedir.
Bu konudaki çalışmalardan Dünya'da, çölleşmeden 65 milyon hektarlık birinci sınıf tarım arazisinin etkilendiği, bundan da 1 Milyar civarındaki nüfusun risk altında olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Sık sık kıtlıkla çölleşme arasında da bir bağ kurulmaya çalışılmaktadır. Kıtlık, doğrudan ve sadece kurak koşulların sonucu değildir. Şüphesiz besin azlığı diğer bazı nedenlerin yanında büyük ölçüde kuraklık ve çölleşmeden de kaynaklanabilir. Ama bunun daha birçok nedenleri vardır.
Dünyadaki çöller genel olarak beş geniş alanda yer almaktadır.
Büyük Sahra ile doğuya doğru yayılan Arabistan ve Orta Asya Gobi, Faklamakan çölleri
Namib Çölü, Karroo, Kalahari (Güney Afrika) çölleri
Atakama, Patagonya (Güney Amerika) çölleri
Mojave, Sonoran (Meksika ve Güney Batı ABD) çölleri
Avustralya'nın iç kesimlerindeki çöller
Bütün çöller çok sıcak ve güneşli değildir. Bazı kıyı çölleri kabul edilebilir bir bulutluluğa sahiptir ve özellikle de buralarda alçak bulut ve sis görülür. Ancak yine de bu kıyı çölleri dünyanın en kurak yerleridir. Çünkü bu çöller soğuk su akıntılarının etkili olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Bunun için bu tip çöller, soğuk çöller olarak anılır.
Örneğin; Atakama (Şili-Peru), Kıyı Sahra (Kuzeybatı Afrika) Namib Çölü (Kuzeybatı Afrika) ve Sonaran Çölü (Kaliforniya) bu tip çöllere örnektir.
Atakama Çölünün bazı bölgelerinde bugüne kadar hiç yağış ölçülmemiş-tir. Son yüzyılda ölçülemeyecek derecede az yağış görülen yerler ise, Afrika ve Şili'deki çöllerin bazı kısımlarıdır. Buralarda yıllık yağış, toplamı 8 mm civarındadır.
Kuraklık ve Sınıflandırması
1. Kuraklık
Kuraklık "Yağışların, kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına sebep olan doğal olay" olarak tanımlanabilir (BMÇMS1 , 1997).
Kuraklığın niteliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Frekans
Şiddet
Süre
Etki Alanı
Kuraklığın önemli özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir:
Başlangıç ve bitişinin belirsiz oluşu
Kümülatif artması
Aynı anda birden fazla kaynağa etkisi
Ekonomik boyutunun yüksek olması
Türkiye'de kuraklığa etki eden belli başlı faktörler arasında atmosferik koşullar, fiziki coğrafya faktörleri ve iklim koşulları yer almaktadır. Yeryüzünde iklim özelliklerinin meydana gelişinde fiziki coğrafya faktörlerinin önemli etkileri vardır. Bunlar denize yakınlık-uzaklık (karasallık derecesi), yükselti ve orografik özelliklerdir.
Türkiye yüksek bir ülkedir ve ortalama yükseltisi 1100 m den fazladır. Örnek olarak, ülkemizin deniz seviyesi ile 500 m arasında kalan alçak alanları ancak % 17,5 kadar iken, 1000 m’ den daha yüksek alanları ülke yüzölçümünün % 55’ den fazlasını meydana getirir. Bu durumun Türkiye'nin iklim koşulları üzerinde çok önemli etkiler yapacağı açıktır.
2. Kuraklık Çeşitleri
Kuraklığın literatürde tanımlanan birçok çeşidi olmakla üç belirgin kuraklık tipi vardır (Wilhite and Glantz 1987). Bunlar;
Meteorolojik Kuraklık,
Tarımsal Kuraklık,
Hidrolojik Kuraklık

2.1. Meteorolojik Kuraklık
Belirli bir zaman periyoduna ait normallerden (genellikle en az 30 yıllık) meydana gelen sapma olarak tanımlanır. Bu tanımlamalar genellikle bölgeseldir ve tahminen bölgesel klimatolojinin tam olarak anlaşılması temeline oturur. Normal olarak meteorolojik ölçümler kuraklığı ifade etmede başta gelen göstergelerdir. Devam eden bir meteorolojik kuraklık olayı hızlı bir şekilde kuvvetlenebilir veya aniden sona erebilir. Kuraklık periyotları genellikle, belirlenen eşik değerlerinin altında yağışlı olan günlerin sayısı olarak tanımlanmıştır.
2.2. Tarımsal kuraklık
Bitkinin kök bölgesinde, büyüyüp gelişmesi için yeterli nem bulunmaması durumu olarak ifade edilir. Büyüme periyodu boyunca, belirli bir bitkinin suya ihtiyaç duyduğu belirli bir kritik döneminde yeterli toprak nemi olmadığı zaman tarımsal kuraklık meydana gelir. Tarımsal kuraklık meteorolojik kuraklıktan sonra ve hidrolojik kuraklıktan önce ortaya çıkan tipik bir durumdur. Tarımsal kuraklık, toprağın derinlikleri doymuş halde olsa bile ürün verimlerini ciddi oranda düşürebilir. Yüksek sıcaklıklar, düşük nispi nem ve kurutucu rüzgarlar yağış azlığının etkilerinin katlanmasına sebep olur.
2.3. Hidrolojik Kuraklık
Hidrolojik kuraklık, uzun süre devam eden yağış eksikliği neticesinde ortaya çıkan yeryüzü ve yer altı sularındaki azalma ve eksiklikleri ifade eder. Nehir akım ölçümleri ve göl, rezervuar, yer altı su seviyesi ölçümleri ile takip edilebilir. Yağmur eksikliği ile akarsu, dere ve rezervuarlardaki su eksikliği arasında bir zaman aralığı olduğundan dolayı hidrolojik ölçümler kuraklığın ilk göstergelerinden değildir. Meteorolojik kuraklık sona erdikten uzun süre sonra dahi hidrolojik kuraklık varlığını sürdürebilir.
1 Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi. Haziran 1992 tarihinde Rio de Jenerio' da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı' nda alınan kararlar çerçevesinde kurulan Hükümetler arası Müzakere Komitesince “Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” hazırlanmış ve 17 Haziran 1994 tarihinde kabul edilmiştir. Türkiye 1998 yılında resmen taraf olmuştur.
Kuraklık İndeksleri
1. Standart Yağış İndeksi (Standardized Precipitation Index - SPI)
Standart Yağış İndeksi (SPI) esas olarak belirlenen zaman dilimi içinde yağışın ortalamadan olan farkının standart sapmaya bölünmesi ile elde edilir (McKee ve ark. 1993).
SPI metodu ile kuraklık değişimleri analizi yapılabileceğine örnek olması açısından Delphi V programlama dilinde SPI uygulama yazılımı geliştirilmiştir. Bu yazılım sayesinde tek yada çoklu istasyon seçeneği ile aylık toplam yağış verileri kullanılarak geçmiş yıllara ait kuraklık analizi yapılabileceği gibi, ileriye dönük kuraklık tahmini de yapılabilmekte ve farklı kategorilerde kuraklık oluşumlarını sağlayan kritik yağış değerleri elde edilebilmektedir. Program istenilen istasyon için 3, 6, 12 ve 24 ay bazında bunların herhangi bir kombinasyonu için kuraklık indeksinin zaman ve yüzde oluşumunu hesaplayabilmekte ve aynı zamanda farklı kuraklık şiddeti kategorilerinde analize imkan vermektedir (Kömüşçü ve ark. 1999, 2000).[SPI]SPI: Standart Yağış İndeksi
_ [SPI1] Aktüel yağış miktarı
[SPI2] Ortalama yağış miktarı
[SPI2] Standart sapma değeri
SPI değerleri dikkate alınarak yapılan bir kuraklık değerlendirmesinde indeksin sürekli olarak negatif olduğu zaman periyodu kurak dönem olarak tanımlanır. İndeksin sıfırın altına ilk düştüğü dönem kuraklığın başlangıcı olarak kabul edilirken, indeksin pozitif değere yükseldiği ay kuraklığın bitimi olarak değerlendirilir (McKee ve ark. 1994). SPI metoduna göre yapılan sınıflandırma Çizelge 2’de verilmiştir.
Çizelge 2. SPI metoduna göre indeks değerleri ve sınıflandırma

2. PALMER Kuraklık Şiddet İndeksi (PALMER Drought Severity Index - PDSI)
1965 yılında Wayne Palmer, nem mevcudundan meydana gelen sapmayı bulmak için bir indeks geliştirmiştir. Palmer geliştirdiği indeksi, belirli alanlarda yağış açığını dikkate alarak su dengesi eşitliğinin arz ve talep fikri üzerine oturtmuştur (Palmer 1965).
PDSI genellikle aylık olarak hesaplanmaktadır. Girdi olarak yağış, sıcaklık ve toprağın su tutma kapasitesi kullanılmaktadır. Bu girdiler yardımıyla su dengesi eşitliğinin temel bileşenlerinden olan evapotranspirasyon, toprağa giren, yüzey akışı ve yüzeyden olan nem kaybı belirlenebilmektedir. Su dengesine etki eden sulama gibi insan uygulamaları dikkate alınmamıştır. Genellikle aylık olarak hesaplanan indeks değerleri pozitif ise nemli, negatif ise kurak periyodu ifade eder.
Palmer kuraklık şiddeti aşağıdaki şekilde yazılır:
[PDSI]
Burada Xi, i’nci ay için hesaplanan PDSI değeridir.
PDSI yaklaşımına göre, kurak ve nemli koşulların sınıflandırılması PDSI (X) değerleri
Palmer genel eşitliği (X), kurak ya da nemli devrelerin başlangıcını ve bitimini belirlemek için üç indise ayrılmıştır:
X1 = Nemli bir dönemin başlangıcını sağlayan şiddet indisi,
X2 = Kurak bir dönemin başlangıcını sağlayan şiddet indisi,
X3 = Herhangi bir kurak ya da nemli dönemin başladığını belirleyen indis.
Palmer Kuraklık Şiddet İndeksi (PDSI) Sınıflandırma

3. Normalin Yüzdesi İndeksi (Percent of Normal Index - PNI)
Normalin yüzdesi indeksi kuraklık indeksleri arasında en basitidir ve esas olarak belirlenen zaman dilimi içinde yağış miktarının ortalamasına bölünmesiyle yüzdelik halinde elde edilir. PNI’nın hesaplanmasında yağışın 12 ay ve daha az periyotları da kullanılabilir (Willeke ve ark. 1994).[PNI]PNI : Normalin Yüzdesi İndeksi
[PNI1] Aktüel yağış miktarı
[PNI1] Ortalama yağış miktarı
PNI değerleri dikkate alınarak yapılan bir kuraklık değerlendirmesinde indeksin sürekli olarak eşikten küçük olduğu zaman periyodu kurak dönem olarak tanımlanır. Eşiğin altına ilk düştüğü değer kuraklığın başlangıcı olarak kabul edilirken indeksin eşikten yükseldiği değer ise kuraklığın bitimi olarak değerlendirilir. Bu yöntemle kuraklık şiddeti kategorilere göre sınıflandırılır.
Çizelge 3. PNI metoduna göre indeks değerleri ve sınıflandırma

4. Aydeniz Metodu
Prof. Dr. Akgün AYDENİZ’ in 1973 yılında geliştirmiş olduğu formüle dayanmaktadır. Aydeniz (1985), özellikle kurak dönemlerin ve indislerin belirlenmesinde, sadece yağış ve sıcaklık parametrelerinin kullanımının yetersiz olduğunu ve gerçeğe yakın değerlerin elde edilmesinde nem-yağış ilişkisi ile sıcaklık-güneşlenme süresi ilişkilerinin göz önünde bulundurulmasının daha uygun sonuçlar vereceğini bildirmiştir. Aydeniz formülünde yer alan parametreler ortalama sıcaklık, yağış, ortalama nem yüzdesi, ortalama güneşlenme yüzdesidir.
Aylık

Nks: Nemlilik katsayısı
Y: Aylık toplam yağış (cm)
S: Aylık ortalama sıcaklık (°C)
Gs: Güneşlenme süresi (%)
N: Aylık ortalama nem (%)
15: Sabite
Kks: Kuraklık katsayısı
Yıllık

Nks: Nemlilik katsayısı
Y: Yıllık toplam yağış (cm)
S: Yıllık ortalama sıcaklık (°C)
Gs: Yıllık güneşlenme süresi yüzdesi
N: Yıllık ortalama nem (%)
15: Sabite
Np: Nemli periyot yüzdesi
Kks: Kuraklık katsayısı
Np : 12 aya ait Nks değerleri bulunur ve 0.40’dan az olanların sayısı 12 den çıkarılır. Kalan ay sayısı 12 ye bölünüp Np değeri elde edilir.
Çizelge 1. Aydeniz metoduna göre indis değerleri