02 Haziran 2014 Bu içerik 1.674 kez okundu.
MARMARAY METRO PROJELERİ ARKEOLOJİK KAZILARI

Binlerce yıl farklı kültürlere ev sahipliği yapan, doğu ve batı kültürünü buluşturan, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının görkemli yapılarını günümüze taşıyan ve 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Türkiye Cumhuriyetinin gözde kenti İstanbul, tarihin her döneminde önemini koruyan Dünyanın en önemli metropollerinden biri olarak öne çıkıyor.
Tarihin her döneminde önemini koruyan bu eski kentin, modern bir metropole dönüşürken en önemli sorunlarından biri de ulaşım oldu. Bu sorunu çözemeye yönelik olarak, Ulaştırma Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin en büyük raylı toplu ulaşım ağını oluşturan Marmaray ve Metro projeleri kapsamında Üsküdar, Sirkeci ve Yenikapı'daki istasyonların inşasıyla açığa çıkan arkeolojik bulguları üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü başkanlığında 2004 yılında başlayan arkeolojik kazılar son aşamasına geliyor.
Yenikapı'da 58.000 m² alanda deniz seviyesinin +3 metre üzerinde başlayan arkeolojik kazılar sırasında +3 metre ile -1 metre arasında Geç Osmanlı Dönemine ait kültür dolgusunda 19. yüzyıla tarihlendirilen küçük imalathaneler ve işliklere ait mimari kalıntılar ile sokak dokusu bulundu. İmalathaneler ve mimari kalıntılar ilgili koruma kurulunca yerinde korunmasına karar verilirken sokak dokusu ise Arkeopark projesinde değerlendirilmek üzere sökülerek koruma altına alındı.
İstanbul tarihinin en kapsamlı arkeolojik kazılarına dönüşen bu çalışmalar sırasında, merkezi bir istasyonun kurulacağı Yenikapı'da -1 metre ile -6,30 metre arasında, Erken Bizans Dönemi'nin en büyük liman olan Theodosius Limanı gün ışığına çıkarıldı.
Roma İmparatorluğu'nun büyüyen yeni başkentinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere Marmara Denizi kıyısına I. Theodosius (379-395) tarafından Lykos (Bayrampaşa) Deresi'nin ağzına yaptırılan Theodosius Limanının, Lykos Deresi'nin taşıdığı miller sonucu işlevinin önemli bir bölümünü yitirmiş olmasına rağmen, küçük gemi ve teknelerin barındığı bir liman olarak 11. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edildiği yapılan kazılarda elde edilen ve 7-11 yüzyıllara tarihlenen gemi kalıntılarından anlaşılmakta. 3 ayrı bölgede sürdürülen kazılarda Marmaray kazı alanında 13, Metro kazı alanında 22 olmak üzere değişik ölçü ve tipte 5-11. yüzyıllara tarihlendirilen 35 tekne kalıntısı gün ışığına çıkarıldı.
Dünya'nın en geniş repertuarına sahip antik tekne koleksiyonlarından birini oluşturan Yenikapı batıkları, Bizans Dönemi gemi tipolojisi, gemi yapım teknolojileri ve bu teknolojinin gelişimine ilişkin önemli bilgiler sunmaktadır.
Kazı alanında 2011 yılının Haziran ayında ortaya çıkartılan ve son günlerde Bizans gemi kalıntısı olarak basında çok sayıda haberi yer alan Yenikapı 35 adlı Batık, Theodosius Limanı kalıntıları arasında çok özgün bir yere sahip. Kalıntının mevcut uzunluğu yaklaşık 15 m, mevcut genişliği ise 5m dir. Batığın yükü içinde değişik tiplerde amphoralar yer almaktadır. Boyutları açısından Liman'da bulunan en büyük kargo gemilerinden biri, ahşap özellikleri açısından ise bulunan en sağlam batık özelliğine sahiptir. İlk veriler ışığında batığın MS 4-5. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir.
Yenikapı kazı alanının batısında yer alan ve günümüzde 100 ada olarak isimlendirilen bölgede sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılan; deniz surları, büyük taş bloklardan inşa edilmiş rıhtım, dalgakıranın bir bölümü gibi limanın karadaki mimarisine ait kalıntıların, ilgili bölge koruma kurulunca yerinde korunmasına karar verildi. Bu nedenle bu alanda yapılması planlanan istasyon iptal edildi. Koruma altına alınan kalıntılarla ilgili çalışmalar, Arkeopark projesi ile birlikte tamamlanarak ziyarete sunulacak.
Ayrıca Yenikapı Metro alanında sürdürülen kazılarda liman dolgusu üzerinde açığa çıkan ve MS 12- 13. yüzyıllara tarihlendirilen ve ilgili kurulca taşınmasına karar verilen Kilise kalıntısı da yine koruma altına alınmış olup Arkeopark projesine dahil edilecek.
Theodosius Liman tabanı dolgusu altında devam eden kazılar sırasında, günümüz deniz seviyesinin yaklaşık -6,30 metre altında Neolitik Döneme ait basit taş temelli dal örgü mimari kalıntılar ile bu kalıntıların çevresinde büzülmüş pozisyonda (Hoker) ve urne gömülerin tespit edilmesi bölgenin Neolitikleşme sürecinin anlaşılmasına önemli katkılar sağladı. 2011yılı başlarında Yenikapı Metro kazı alanı içinde Neolitik Dönem mezar mimarisi içinde oldukça nadir görülen ahşap kullanımı ile karşılaşıldı. Son dönem çalışmalarında açığa çıkartılan yeni gömüt, Neolitik mezar mimarisi açısından eşsiz bir veri sundu. Bu yeni gömütte ölü, güneybatı ¢€" kuzeydoğu yönünde, büzülmüş (hoker) pozisyonda yatırılan erişkin bireydir. Ölünün altında paralel ince ahşaplar belirli aralıklarla yerleştirilmiş ve bunun üzerine ise gövde yatırılmış ve ölünün üstü dikey pozisyonda olasılıkla yek pare geniş bir ahşap ile kapatılmıştır. Ahşaptan oluşturulmuş bu gömüt mimarisinin yakın benzeri henüz bilinmemektedir. Gömüt ahşap organizasyonu açısından çok ilginç ve dikkat çekicidir. Arkeolojik dolgular içerisinde ahşap malzemenin korunmasının imkansıza yakın olduğu hatırlandığında bu keşfin öneminin çok büyük olduğu anlaşılacaktır.
Yenikapı Neolitik yerleşmesi, Tarihi Yarımada'nın yerleşim tarihi günümüzden yaklaşık 8500 yıl geriye taşıdı. Bu alandan elde edilen Neolitik Dönem buluntuların, İstanbul bölgesi Neolitik Dönem toplulukları olarak adlandırılan "Fikirtepe Kültürü" ve "Yarımburgaz 4" evresi ile yakın benzerlik gösterdiği görüldü.
Marmaray ve Metro Projeleri kapsamında yürütülen Yenikapı kazılarında Neolitik Dönem'den başlayıp, kesintisiz olarak günümüze kadar ulaşan ve kent tarihine ışık tutan 35 bin eser belgelenerek bilimin hizmetine sunuldu. Bu çalışmalar sırasında ayrıca antik kent Theodosius Liman kalıntıları ile Neolitik kültür katı arasında tabakalaşmış deniz dolguları, Marmara Denizi'nin son 10 bin yıl içinde geçirdiği değişimlerin anlaşılabilmesi açısından son derece önemli bulgular sundu.
Yenikapı kazılarıyla eşzamanlı olarak Müzemiz tarafından yürütülen Sirkeci ve Üsküdar arkeolojik kazılarında da kentin geçmişine ışık tutan Bizans ve Osmanlı Dönemine ait önemli sonuçlar elde edildi.
Büyük bölümü tamamlanan Marmaray ve Metro arkeolojik kazıları; kent merkezine yoğun yaşam alanlarındaki trafik akışı içinde kazı yapmanın pek çok zorluğuna karşın Müzemiz uzmanlarınca büyük bir özveriyle kesintisiz sürdürülmekte.
Bu çalışmalar sırasında Yenikapı'da gün ışığına çıkartılan Theodosius limanı ve kalıntılar Neolitik yerleşme, Sirkeci ve Üsküdar kazılarında tespit edilen Osmanlı ve Bizans dönemine ait buluntular kent tarihi açısından olduğu kadar, dünya kültür tarihi açısından da önemli sonuçlar vermiştir.
Özellikle içinde yaşadığımız kentin 8500 yıllık süreç içinde geçirdiği kültürel, sanatsal ve jeolojik değişimi, gemi teknolojisi, kent arkeolojisi, jeo-arkeoloji, osteo-arkeoloji, arkeo-botanik, sanat tarihi, deniz ticareti, filoloji ve dendrokronoloji konularında önemli belgeler sunmuştur.
Türkiye'nin en önemli ulaşım projelerinden biri olan Marmaray ve Metro Projeleri İstanbul için bir şans olarak değerlendirilmelidir. Hızla kalabalıklaşan, ihtiyaçları artan kentimizin sorunlarını çözmek amacıyla yapılan büyük ölçekli projelerin uygulanması sırasında kültür varlıkları hızlı bir yok olma süreciyle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak akılcı bir planlama, çağdaş yaşamın ihtiyaçlarının, kültür varlıklarının yok edilerek değil, onunla bütünleşerek gerçekleşeceğini ortaya koymuştur.